Parkinson hastalığı bilindiği üzere Alzheimer hastalığından
sonra en sık görülen beyin kaynaklı sinir sistemi rahatsızlığıdır. Peki bu
hastalığın ilk bulguları nerede ve kim tarafından keşfedilmiştir? Sorumuzu
yanıtlamadan önce bu hastalığa sahip kişilerin tedavi edilmezse ölmeyeceğini
ancak yaşam standartlarında büyük bir düşüş yaşayacağını belirtelim.
İlk olarak 1817 yılında Yahudi doktor James Parkinson
tarafından titremeli felç olarak tanımlanan hastalık, her bin kişide bir
görülen bir sinir sistemi rahatsızlığıdır. James Parkinson'a gelen hastasında
ellerde ve ayaklarda titreme aynı zamanda vücudun bir kısmında kısmi felç
görülmekteydi. Doktor James, daha önce bir çok felç hastası görmüştü fakat
titreme ve hareket kaybı gibi belirtiler gösteren bir felç rahatsızlığına
rastlamamıştı. Bu anlamda doktor bu hastalığın henüz tanımlanmamış bir hastalık
olduğu konusunda uluslararası Nörologlar toplantısında bir sunumu esnasında
bahsetmiş ve hastalığa Parkinson ismini verdiğini açıklamıştı. Bu aşamadan
sonra dünya çapında bir çok Nörolog bu hastalık için bilgi toplamak adına James
Parkinson'un hastası üzerinde çeşitli testler yapmış ve tedavi yöntemlerini
araştırmaya girişmiştir.
James Parkinson, kendisine gelen Parkinson hastasının
tedavisine klasik felç tedavisi üzerinden gerçekleştirmiş ancak sizlerde tahmin
edersiniz ki başarı sağlayamamıştır. Bu hastalığın sebebi keşfedildiği günden
bugüne tam olarak ortaya çıkarılamamış ancak bazı tezlerin inandırıcılığı bilim
çevreleri tarafından kısmi olarak kabul görmüştür.
Parkinson hastalığının ortaya çıkmasının nedenleri arasında
beyne alınan bir darbe neticesinde veya damar tıkanıklığının beyinde
oluşturduğu basınç sebebiyle ortaya çıkmış olması yönündeki tez, Mark Gulian
tarafından 1869 yılında ortaya atılmış ve bazı araştırmalar ile kısmen
doğrulanmıştır. Bu anlamda bu hastalığın ortaya çıkışı yönünde bugüne kadar
gelmiş en kuvvetli tezin bu olduğunu söylemekte herhangi bir sakınca
görmüyoruz.